DOLAR 32,3782 0.18%
EURO 35,0279 -0.18%
ALTIN 2.324,800,24
BIST %
BITCOIN 2257774-0,98%
Çankırı
14°

AÇIK

13:15

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

92 okunma

“Hukuk Fakültesi ‘devenin belini kıran saman çöpü’ oldu”

ABONE OL
7 Kasım 2019 11:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Radyo Neşe’de sezonun ilk konuğu Rektör Ayrancı oldu

█ Bu yıl kuruluşunun 25’inci yılını kutlayan Radyo Neşe’de, Haftanın Konuğu programında sezonun ilk canlı yayın konuğu Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ayrancı oldu. Rektör Ayrancı iki saat süren programda geçtiğimiz öğretim yılını değerlendirirken, Üniversitenin gelecek yıllar için hedeflerini dinleyicilerle paylaştı.

Çankırı’da Yeni Gün

Ayrancı, ÇAKÜ’nün bu yıl 207 devlet ve vakıf üniversitesi arasında en fazla program açan üniversite olmasıyla ilgili tebrikleri kabul ederek başladığı konuşmasına, “2017’nin Mart ayından itibaren görevimizin başındayız. Bugün alnımız açık, başımız dik, yaptığımız ve öngördüğümüz projelerden dolayı gayet memnun ve mesrur oluyoruz. Geldiğimiz zamana mukayese edildiğinde, kıyaslanamayacak bir yükseliş gösterdik. Bilimsel çalışmalar bakımından, yerli ve yabancı öğrenci sayısı bakımından, uluslararasılaşma bakımından, projeler bakımından, dünyada ve Türkiye’de tanınırlık bakımından, spor ve sanat faaliyetleri bakımından, sosyal sorumluluk anlamında yapabildiğimiz şeyler gerçekten Allah’ın izni ve inayetiyle yüz ağartacak ölçüde bir noktadadır. Bununla ben ne kadar gurur duyuyorsam, çalışma arkadaşlarımız ve ekibimizin, özellikle de Çankırı halkının da gurur duyması gerekir.” şeklinde devam etti.

Hukuk Fakültesi “Devenin Belini Kıran Saman Çöpü” Oldu

Ayrancı en çok merak edilen konulardan biri olan, yeni açılan Hukuk Fakültesi ve niteliği hakkındaki sorulara cevap vererek konuşmasına başladı. Üniversitenin öğrenci profilinin değiştiğinden bahseden Rektör Ayrancı, geçmiş dönemlerden farklı olarak, aktif katılım sağlayan, hevesli, azimli ve kararlı, vizyon sahibi öğrencilerin ÇAKÜ’yü tercih ettiğini ifade etti. Konuşmasının devamında, “Hukuk Fakültesi gerçekten Çankırı’da büyük ilgi uyandırdı. Devenin belini kıran bir tek saman çöpüdür derler. Devenin üzerine yükü yüklersiniz ve belinin kırılması için bir mikronluk ağırlık gerekir. Onu koyduğunuzda da devenin beli kırılır. Bu anlamda biz de 2017’nin Mart ayından beri hiç durmaksızın, gece gündüz yaptığımız dirayetli çalışmalarımızla durumu bu örnekteki saman çöpü gibi son noktasına getirdik.” dedi.

“Hukuk fakülteleri malum çok sayıda öğrenci ile eğitim yapar. Biz de 11.700 metrekarelik büyük bir binanın inşasını tamamladık. Bu binanın sınıflarının bir hukuk fakültesine uygun olması konusunda gerekli yönlendirmeleri yaparak, 50-60 kişilik sınıfları birleştirip 200 kişilik sınıflara çevirdik. 4. sınıfa kadar bütün dersleri verecek hocalarımız hazır ve şu anda 10 kişilik bir akademisyen kadromuz var. Hukuk Fakültemiz böyle bir vizyonla eğitim-öğretime hazır durumdadır. Örnek vermek gerekirse, Ankara’da bile 3 akademisyenle eğitime başlayan hukuk fakülteleri var. İstanbul’da iki katlı apartmanlarda yapılan hukuk eğitimi var. YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç’tan izin isterken; ‘Sayın başkanım, insanlar ileride arabamız olur diye ehliyet alırlar, kişinin yıllarca arabası olmaz. Bazı üniversiteler böyle yapmış. Ehliyet almış ama yıllardan beri öğretime başlamıyor. Bizde durum tam tersi, bizim arabamız var ama ehliyetimiz yok. Biz, uygun görürseniz, izin istiyoruz; ehliyet istiyoruz.’ dedim.”

“Ama şunu söylemeliyim, bu konuda aldığım tebrik ve takdirler kadar, başta hukukçular olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinden büyük bir tepki aldık. Hukuk fakültesi kurulmasıyla ilgili 30 küsür sayfalık kitap gibi bir proje sunduk. Burada, Çankırı’nın temas ettiği vilayetlerde hukuk fakültesi olmamasından tutun da hocaların sayısına ve niteliği ne kadar her şey mevcut. Ne kadar çok iş yaparsanız, ne kadar büyük işler yaparsanız o kadar sesler yükselir. Bu durumda adeta açık hedef haline geliyorsunuz ve daha çok saldırı oluyor. Siz varlığınızı hissettirdiğinizde, kurumunuz varlığını hissettirdiğinde bu şekilde saldırılar söz konusu oluyor.”

Türkiye’de Adeta İkinci Bir Başkent Gibi Çalışıyoruz

Barış Pınarı Operasyonu’na destek vermek amacıyla Üniversitenin geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği ziyaret ile ilgili konuda Ayrancı, “Geçmişte Katar Krizi konusunda, Fırat Kalkanı Operasyonu’nda, Zeytindalı Harekatı’nda üzerimize düşen desteği sağladık. Rohingya Müslümanlarına yapılan katliam sonrasında personelimiz yardım topladı ve gönderdi. İsrail askerlerinin Kudüs’te Filistinlilere yönelik gerçekleştirdiği katliamı 4 dilde yayınladığımız mesajla kınadık. 15 Temmuz hain darbe girişiminde en önemli karşı duruşlardan birini biz yaptık. ABD’nin yaptığı finansal tehditleri sadece kınamakla kalmadık; buna bir tepki olarak, yerli ve millî ödeme sistemi olan TROY’a geçtik. Ben bu ödeme yöntemini ve getirilerini gittiğim her yerde bizzat tanıttım. Türkiye’de adeta ikinci bir başkent gibi çalıştık ve millîliğin kitabını yazdık.

Son olarak Barış Pınarı Operasyonu’nda 21 çalışma arkadaşımla Akçakale-Tel Abyad sınırına kadar gittik. Askerimizi ziyaret ettik; Mehmetçiğimize destek verdik; vatandaşımızla konuştuk ve şefkat eli uzattık. Kızılırmak’ta bulunan 500 dönümlük arazide Üniversitemizin ürettiği pirinçlerden ve Çankırı Kaya Tuzundan Kızılay’a götürdük. Çocuklara verilmek üzere otobüsümüzün alabildiği kadar oyuncak temin ettik. Düşünün ki bunu yapan başka bir üniversite, başka bir örgüt yok. Akçakale Kaymakamı Sayın Metin Esen ve Akçakale Belediye Başkanı Sayın Mehmet Yalçınkaya ile önemli temaslarda bulunduk. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk ile görüşmelerimizi gerçekleştirdik.” ifadelerinde bulundu.

Üniversite-Belediye işbirliği bakımından Türkiye’de bir ilk olan “Kent Vizyonuna Üniversite Katkısı Raporu” hakkında ise Ayrancı, “Mart ayında gerçekleşen yerel seçimlerden sonra şöyle düşündüm; Biz bir ‘şehir üniversitesiyiz’ ve alanında adından söz ettirmiş, önemli çalışmalara imza atmış hocalarımız var, bilimsel çalışmalarımız var. Bunun mutlaka kendi vilayetimize de yansıması lazım. Bu bizim hem sorumluluğumuz hem de bu bilgi birikiminin bir yerlere yansıması gerekiyor. Belediyenin de imkanları var, iyi bir ekibi var. Bir kooperasyon yapmamız iyi olacak. Nihayetinde hepsi alanında uzman akademisyenlerimizle oturup bir proje hazırladık. Belediye Başkanı Sayın İsmail Hakkı Esen’le yaptığımız ortaklıktan da çok mutluyuz. Bu projelere örnek olarak bir tanesinden bahsedeyim. Örneğin Çankırı’yı ziyaret eden turistler burayı gezerken kırmızı, sarı, yeşil ve mavi olarak yerleştirilen dört bantı takip ettiklerinde bu renklere göre, Cumhuriyet, Osmanlı, Selçuklu eserlerini tanıyıp ayırt edebilecekler. Bu ve bunun gibi pek çok akıl yürütme faaliyeti gerçekleştirdik. YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç’a da projeyi gösterdim. ‘Müsaade ederseniz, yükseköğretim politikalarına da uygun düşüyorsa, belediyemize arz etmek isteriz’ dedik. Sayın Başkan bunu ilk defa bizim yaptığımızı, diğer üniversitelere de örnek olması gerektiğini ve tebriklerini bizlere iletti.” dedi.

Üniversitenin son iki yılda geldiği noktayı özetleyen Rektör Ayrancı, tüm fakültelerin doluluk oranlarında önemli gelişmeler olduğundan bahsetti. Uluslararası öğrenci sayısının 5 iken, şu an 1300 sayısına ulaştığını ve önümüzdeki yıllarda bu sayının hızla katlanacağının altını çizdi. Diş Hekimliği, Ziraat ve Spor Bilimleri Fakültesi kuruluş dosyalarının hazırlanarak YÖK’e gönderildiğini, bu konuda da kararlılıkla çalıştıklarını ifade etti. Taş Mescit’in Üniversiteye tahsis edilmesiyle binanın restorasyon çalışmalarının devam ettiğini, burada da önemli planları olduğunu, vatandaşların ve turistlerin her zaman burayı ziyaret edebileceklerine de değindi. ÇAKÜ’nün bilimsel projeler bakımından yapılan sıralamalarda büyük başarı kaydettiğini ifade etti. Son olarak Rektör Ayrancı, 11 Kasım 2019’da düzenlenecek olan 11 milyon ağaç dikiminin hedeflendiği “Geleceğe Nefes” etkinliğine tüm Çankırı halkını davet etti.

Akademik ve Kültürel Diplomasi Bakımından da Önemli Adımlar Attık

Ayrancı, Birleşik Krallık Basbakanı Boris Johnson’a gönderdiği mektupla ilgili olarak da kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. “Boris Johnson’ın büyük dedesi Çankırı Kalfatlı. Ailesine orada “Sarıoğlangiller” deniyor. Fark ettiyseniz Sayın Başbakan’ın sarışın olması da, hâl ve hareketleri de burayı andırıyor. Çünkü ananızdan babanızdan gördüğünüz ilk prototipler kişiliğinizi, hareketlerinizi, davranışlarınızı, duygu ve yaklaşımlarınızı etkiler. Yine her şey  üzerinde çalıştığımız gibi bu konu üzerinde de çalıştık. Bir ressam hocamız gitti ve benim aklıma gelen bir fikri hayata geçirerek, Johnson’ın dedesinin evini tuvale resmetti. Bir tarihçi hocamız da sahaflardan Ali Kemal’e ait Osmanlıca el yazması kitapları buldu. Bunları hediye olarak hazırlattık. Ben de üzerinde bir hafta çalışarak 2 sayfalık bir mektup yazdım. Bu mektup gerçekten edebî bir eser niteliğindedir. Mektubun en çarpıcı yanı olarak, mektupta ‘Yâran’ın ne anlama geldiğini anlattık. Dostluk, kardeşlik, dayanışma gibi değerlerin üstünde durarak ‘Bunların başbakanlık döneminizde sizlere ışık tutmasını dileriz.’ dedik. Bunun üzerine Birleşik Krallık Büyükelçisi Sayın Dominick Chilcott ile bir saatlik bir görüşme gerçekleştirdik.

Nihayet bir süre sonra, Birleşik Krallık Başbakanının talimatıyla Sayın Büyükelçi bize iade-i ziyarette bulundu. Birlikte yemek yedik; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri ile samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Birlikte Kalfat’a giderek, Sayın Başbakanın akrabaları ile tanıştık; dedesinin evini ziyaret ettik. Üniversitemizin “Bir Yudum Anadolu” adlı halk dansları grubunu izledik. Sonuç olarak aramızda başarılı bir iletişim kuruldu.

Kalfat’ta Sayın Büyükelçi bana bizzat Boris Johnson tarafından kaleme alınmış bir mektup verdi. Mektupta Sayın Johnson, bizim bu zamana kadar yaptığımız her bir hamlenin, her bir hareketin karşılığını kaleme almış. Mektupta, davet ve hediyelerden dolayı olağanüstü müteşekkir olduğunu, bunun büyük bir jest olduğunu, güzel bir düşüncenin mahsulü olduğunu takdir ettiğini ifade ediyor. Ayrıca, Çankırı Kalfatlı olmaktan dolayı büyük bir gurur duyduğunu da belirtiyor. Yâranlık geleneği üzerine yazdığımız metinlerden etkilenerek, ‘Anadolu’nun bu kültürü beni çok etkiledi ve yazdıklarınızdan dolayı büyük bir heyecana kapıldım’ diyor. Bunlar yazılanların okunduğunu ve içselleştirildiğini, aynı zamanda karşı tarafta önemli bir etki doğurduğunu bizlere gösteriyor. Ayrıca üniversiteler arasındaki ilişkilerimizin ne kadar gelişmiş olduğunu fark ettiğini söylüyor. Çünkü ben Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin Birleşik Krallık üniversiteleriyle akademik ilişkilerini ayrıntılı bir şekilde anlatmıştım kendilerine. Fakat Brexit görüşmelerinden dolayı -aynen Büyükelçinin de ifade ettiği gibi- bu dönemde gelemeyeceğini üzülerek ifade ediyor. Bir gün mutlaka geleceğini de sözlerine ekliyor. Keza Sayın Büyükelçi de ziyaretinden ve hem bizim yaklaşımımızdan hem vatandaşın ilgisinden dolayı çok etkilendiğini söyleyerek Sayın Başbakan Boris Johnson’ın buraya gelmesi konusunda çok güçlü bir not yazacağını ifade etti. Biz de yaptığımız bir faaliyetin böyle aksülamel uyandırmasından fazlasıyla memnunuz.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.