DOLAR 20,8119 0.1%
EURO 22,6059 1.3%
ALTIN 1.323,260,84
BIST %
BITCOIN 5604910,04%
Çankırı
18°

HAFİF YAĞMUR

03:32

İMSAK'A KALAN SÜRE

115 okunma

Rektör Ayrancı, “Türkiye’de en fazla program açan üniversite olduk”

ABONE OL
8 Ağustos 2019 09:40
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çankırı’da Yeni Gün

Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Ayrancı, 7 Ağustos 2019 Çarşamba günü basın toplantısı düzenledi. Yaptığı basın toplantısında göreve başladığı 11 Mart 2017 tarihinden itibaren Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar ve yönetim anlayışı hakkında basın mensuplarına ayrıntılı bilgi verdi. Üniversite tercihlerinin de açıklanmasının ardından üniversiteye yerleşme oranları hakkında da bilgi verdi.

Bugün üniversitemiz, memleketimiz ve Çankırı için önemli bir gün diyerek sözlerine başlayan ÇAKÜ Rektörü Ayrancı, “Yeni bir döneminin başlangıcını, nasıl olacağı, hangi şartlar altında yeni bir eğitim öğretim yılına başlayacağımız ve bunun dışında üniversitenin şehre ve memlekete dolayısıyla bütün insanlığa katkıları konusunda bir görüşme yapmayı doğru bulduk. Siz de sağ olun, davetimize teşrif ettiniz teşekkür ediyoruz. Hepinize ayrı ayrı esasen söylenecek çok şey var ama bir yandan da yok. Çünkü bugün söyleyeceklerimiz, ifade edeceğimiz her şey daha önceden vadettiğimiz, değişik zamanlarda söylediğimiz konular. Yapamaz, edemez diyenler oldu. Sonuçta Allah’ın inayetiyle, bizim gayretimiz ve arkadaşların desteği ile üniversitemizi belli bir yere getirdik, çok şey yaptık. Ben buraya atanalı iki buçuk sene oldu. İki buçuk sene önce geldiğimde, yine hatırlatmak isterim kısaca, üniversitenin tabelaları bile yoktu.” ifadelerine yer verdi.

Rektör Ayrancı Üniversiteye atandığı dönemdeki zorluklardan bahsederek, “Herhangi birisi üniversiteye, kampüse gelmek istediğinde burayı bulamıyordu. Bana gelen pek çok kişi yarı yoldan döndü. Veya hastanenin oralarda zannettiler. Herkes bir saat iki saat gecikmeyle geldi. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden gönderilen basma eser, adres olarak rektörlük yazıldığı halde ‘Rektörlük bulunamamıştır’ diye iadeli taahhütlü olarak gönderildiği halde Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geri gönderildi. Arkadaşlarımıza, buraya gelenlere modern teknolojinin bir mahsulü olarak konum attık. Konumda Üniversitenin durumu işlenmemişti. Devlet Hastanesi’nin üzerinde bulunduğumuz için herkes Devlet Hastanesi’ne gitmişti üniversite diye. Oradan döne döne zor bulabilmişti burayı. Diğer yandan, hain 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi olduktan sonra bütün Türkiye’de olduğu gibi Çankırı ve üniversitede de bir sarsıntı meydana gelmişti. Tam bir güvensizlik, kararsızlık ve iş bilmezlik hali hakimdi. Mesela ben geldiğimde, hiçbir panel, konferans veya sergi yoktu. Darbeden bir sene sonra geldim ben. İki tane Rektör vekili değişmişti ben gelinceye kadar. Ben geldiğimde, yaklaşık bir sene sonra hala bir panel, bir konferans, bir sergi, herhangi bir bilimsel, kültürel, sanatsal bir faaliyet bulunmuyordu. O sırada tek faaliyet yapan, konuşan kişi bendim. Bu nedenle, bizim bütün web sayfalarımızda ve sosyal medya hesaplarımızda sürekli ben görünüyordu. Hatta danışmanımız Ahmet Hoca ‘bütün sayfalarda sen varsın’ diye beni eleştiriyordu. Ben de ‘benden başka bir etkinlik yapan yok ben ne yapabilirim’ diyordum. Bunun üzerine, basıncı arkadaşlar şahittirler, kaç defa yazı yazdık tüm birimlerimize, bütün faaliyetlerini bizlere bildirmeleri için. Zaman içerisinde yavaş yavaş gelişti, bir anda alevlendi ve çok güçlü bir kaynak haline geldi. Şu anda bizim Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı’nın başarılı çalışmaları ile yapmış olduğu ‘ÇAKÜ Mobil’imiz var. Bu kullanıcı dostu bir programdır. Mesela, sizin buraya herhangi bir bağlantınız olmadığı halde rahatlıkla girebiliyorsunuz. Bazı üniversitelerin mobil uygulamalarına giriyorum ben bazen, girdiğinizde hiçbir şey bulamıyorsunuz. Mobil olarak belirtiliyor, ancak içerisine girmeye çalıştığınızda kullanıcı girişi yapmanız isteniyor. Bu nedenle kullanıcı dostu bir uygulamamız var. Çankırı’daki, Karabük’teki, Kastamonu’daki, Hakkari’deki veya Edirne’deki bir kişi de burada hangi faaliyetlerin bulunduğunu görebilir. Tabi meşhur zarf ve mazruf meselesi vardır bizde. Yani zarfın içerisine baktığımızda, demin söylediğim şey, şu anda günde dört, beş, altı sergi, konferans, panel, konuşmanın bulunduğu parlak bir kültürel, bilimsel ve sanat ortamının yaşandığı bir üniversitenin içerisinde bulunuyorsunuz şu anda. Bu hain darbe girişiminden sonra yapılan çalışmaların ve arkadaşların gayretlerinin ürünüdür. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum, bu da bizi gayet memnun eden bir durum olduğunu ifade etmek istiyorum.” dedi.

“Üniversitenin makus talihini değiştirme gayretlerinde bulunduk.”

Rektör Ayrancı yaptığı basın toplantısında sözlerine şu şekilde devam etti:

“Yine geldiğimizde, üniversitenin durumu pek iç açıcı görünmüyordu bizim açımızdan. Çünkü şu anda bulunduğunuz ana kampüste, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülte’miz var. Bu Fakülte’mizde İktisat, İşletme gibi bölümleri ağırlıklı olduğu için, bütün Türkiye’de bu bölümlere olan talep azalmıştı. Ve geçen sene %22,8 oranında dolu idi. Yani yaklaşık %78’i boştu. Geldiğimizde, Fen Fakültesi diye bir bina var. Dekanı, hocaları, laboratuvarları vardı ama öğrencisi yoktu. Yanında Mühendislik Fakültesi vardı. O da yine aynı şekilde. Edebiyat Fakültesi tamamen dolu idi, yine tamamen dolu. Fakat, formasyon eğitimi dediğimiz, Edebiyat Fakültelerini adeta Eğitim Fakültelerine denk kılan bir program var. O programın sonunda öğrencilerimiz öğretmen olma ehliyetine haiz oluyorlar. O program olduğu için Edebiyat Fakültesi için büyük avantajdı. Millî Eğitim Bakanlığı’nın formasyon konusunda 2021’de yürürlüğe girecek bir tasarrufu var biliyorsunuz. Hal böyle olunca, formasyon eğitimi bu şekilden başka bir boyuta dönüşürse Edebiyat Fakültesi’nin ne olacağı da bizim için meçhuldü. Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin tek bir bölümü vardı. Orman Fakültesi’nin lisans öğrencisi hiç yoktu, bazı lisansüstü öğrencileri vardı. Ilgaz Turizm Meslek Yüksekokulu’nda Turizm İşletmeciliği bölümünde yirmi beş, otuz öğrenci vardı. Tamamı kayıt dondurma yoluna gitmeye çalışmışlardı, CİMER’e şikâyet etmişlerdi üniversiteyi. Daha sonra da ÖSYM tarafından eşit ağırlık olarak öğrenci almaya başladığı için ondan sonraki senelerde de hiç öğrenci gelmeyecekti. Bu yıl da hiç kimse gelmedi bu bölüme. Yapraklı Meslek Yüksekokulu’nda bir miktar doluluk oranı vardı. Çankırı Meslek Yüksekokulu büyük bir yıkıma uğramış yüzde 32 doluluk oranında kalmıştı. Onun dışında Eldivan Sağlık Hizmetleri MYO da bildiğiniz gibi sağlık alanında olduğu için tam kapasite dolu idi. Yani Yapraklı ile Eldivan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokullarını saymazsanız üniversite tamamıyla, Amerikan filmlerinde olduğu gibi, uçuruma giden, makinisti bulunmayan bir trene benziyordu. Biz bunu proaktif bir yaklaşımla ele alarak çok hızlı ve etkin bir şekilde üniversitenin bu makus talihini değiştirme gayretlerinde bulunduk. Tabi üniversite eskiden neden böyle kuruldu bu ayrı bir mesele. Yani kurucu Rektörün belki ilgi alanları, belki alabildiği izinler bu şekilde idi. Fakat Fen-Edebiyat esaslı bir üniversite kurulmuş. Sanki yapmış olmak için gibi. Ana bölümlerin neredeyse hiç birisi yok. Yani hepsi tamamlayıcı alanlar diyebileceğimiz alanlardan ibaretti. Üniversitemizin şu anda geldiği yeri gerçek anlamda değerlendirmek için nereden geldiğimizi, öncelikle görmek, bu durumu anlamak ve tespit etmemiz gerekir.”

“Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi diplomalı işsizler meselesi. “

“Evet, buradan başladık arkadaşlarımızla, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum, büyük gayretleri olmuştur. Ancak projeci olmak gerekir, azim gerekir, kararlılık gerekir, çalışkanlık gerekir. Çünkü uçuruma doğru giden bir şeyi alıp başka bir yöne çevirerek bazı ıslahat hareketleri yapabilirsiniz. Fakat bizim yaptığımız bir ıslahat hareketinin ötesinde, tamamıyla bir inkılap hareketi. Adeta üniversitenin rayını olduğu gibi değiştirmektir. Yani adeta uçuruma doğru giden treni bir vinç ile alıp, doğru yöne yani medeniyete, aydınlığa, zenginliğe, bilime, kültüre, sanata doğru döndürmek olmuştur. Doğrusunu ifade etmek gerekirse tam olarak yaptığımız budur. Bu kapsamda, öncelikle Mühendislik Fakültesi’ne önem verdik. Ve neden kurulduğunu anlayamadığımız bölümleri bazen tek bir hoca bularak açtık. Ve dolayısıyla şu anda Mühendislik Fakültesi’nde hiç öğrenci bulunmazken beş ayrı bölümde öğrenci bulunmaktadır ve bu bölümler oldukça parlak ve üniversiteye yakışan bölümlerdir, mesela Bilgisayar Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Makine Mühendisliği ve Kimya Mühendisliğini aktif hale getirdik. Dolayısıyla sadece adı olan, tabelası olan, dekanı olan Mühendislik Fakültesi’ni gerçek bir fakülte haline getirdik. Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde sadece Hemşirelik bölümü vardı ve sanki hiç gelişmeyecek gibiydi. Bunu üzerine önce Çocuk Gelişimi Bölümü’nü ve üzerine dört bölüm daha ekleyerek artı beş bölümle, altı bölümlü Sağlık Bilimleri Fakültesi’ni meydana getirdik. Özellikle bu bölümler, Eldivan Sağlık Hizmetleri MYO’da açtığımız bölümleri eklersek, bunlar hemen iş bulabilecek öğretim alanları olarak ortaya çıkıyor. Tabi yeni nesilden de biraz bahsetmek lazım. Nesil zaman içerisinde dönüştü, değişti. Hızla başka bir yöne doğru ilerliyor. Biz bunu tanımaya anlamaya çalışıyoruz. Daha pratik daha menfaatlerine düşkün yeni bir nesil. Bu bize istihdam olarak yansıyor. Yani öğrencilerimiz ağırlıklı olarak istihdamı esas alıyor. Biliyorsunuz Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi diplomalı işsizler meselesi. Dolayısıyla kimse de bu kervana katılmak istemediği için istihdamı da hesaba katıyor. Ve istihdam ağırlıklı üniversitelerin bölümlerinin tercih edildiğini görüyoruz. İşte biz üniversiteyi geliştirirken bu yeni neslin ihtiyaçlarını ve memleketin ihtiyaçlarını düşünerek istihdam merkezli bölümler açmaya azami gayret gösterdik. Gerçekten de sağlık bilimleri Türkiye’de en fazla tercih edilen bölümler arasında yer aldı. Yine Fen Fakültesi de tabela fakültesi idi. Orada Biyoloji Bölümü’ne muvaffak olduk. Geçen yıl çok az kişi geldi ancak bu yıl yüzde 99’luk bir doluluk oranı var. Matematik Bölümü’müz İngilizce ve Türkçe eğitim olarak çok başarılı, orayı da biraz canlandırdık ama halen çok yeterli değil.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’nun ve Türkiye’nin politikalarına uygun olarak yabancı öğrencilere okulumuzu açmaya karar verdik. Çünkü burada madem bir üniversite var, ya herkesin yaptığı gibi sürekli yerimizde oturup geleni gideni ağırlayacağız ya da bu üniversiteyi tekrar ayağa kaldırmak ve kendi küllerinden yeniden varlığını oluşturmak üzere çalışmalar yaparak yabancı öğrenci atağına başladık. Şu anda mesela 86 bin merkez nüfusu olan bir yerde beş yüz tane yabancı öğrencimiz bulunuyor şu anda. Bu yıl bin 500’ü geçmeyi planlıyoruz. Bu bin 500 yabancı öğrencinin büyük çoğunluğu Fen Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde bulunacak. Aynı zamanda yaklaşık 38 ayrı ülkeden Ön Lisans, Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora olmak üzere bütün alanlarımızda görmek istiyoruz. Bu da YÖK’ün uluslararasılaşma dediği hedefe uygun bir hedeftir. Böylece hem şehre hem de üniversiteye yabancı öğrenci gelmesi bir canlılık oluşturacaktır. Şehrin de ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan gelişmesi sağlanacaktır.

Bugüne kadar 88 ayrı program açtık. Bu eskiden mevcut bulunan programların iki katından fazla. Bunlardan 60’ı öğrenci alır duruma geldi. Bu 60 programın tamamı yeni akışa uygun olarak istihdama yönelik alanlar. Biz bununla Türkiye’de en fazla program açan üniversite olduk. Yani Çankırı Karatekin Üniversitesi 2019 yılında Türkiye çapında, Devlet Vakıf fark etmeksizin en fazla program açan üniversitedir. Bu da elde edilen başarıyı katmerli hale getirmektedir.

Kurşunlu Adalet Meslek Yüksekokulu’nu açtık biliyorsunuz. Yani iznini aldık, fakat öğrenci alabilmemiz için önce öğretim üyelerini tamamlamamız gerekiyor. Klavuz hazırlandıktan sonra gelen bir karar olduğu için bu döneme yetişmedi.

Ben geldiğimde YÖK’ten İslami İlimler Fakültesi’nin izni alınmıştı. Çok hızlı bir şekilde İslami İlimler Fakültesini çok fazla gayret sarf ederek açtık. Bu çok büyük bir eser oldu. Dar’ül Hadis’i İslami İlimler Fakültesi ile birlikte kendi özüne uygun olarak kullanacağız.

Erasmus değişim programlarında çok başarılıyız. Sosyal medya paylaşımlarımızda da görüldüğü gibi Erasmus KA 107+ programında Türkiye beşincisiyiz. 206 üniversite arasından Türkiye beşincisi olmak çok büyük bir başarıdır. Bu yılki hedefimiz Türkiye üçüncüsü olmaktır. TÜBİTAK projelerimizde 2007 yılından sonra kurulan üniversiteler arasında yedinciyiz. Çok büyük rakamlara mali projeler bu üniversitede yapılmaktadır. Gerçekten hocalarımızın bir birikiminin ve donanımının olduğunu kabul etmek lazım. Yani burada öğretim seviyesinin düşüklüğü falan söz konusu değil. Bölgesine göre oldukça yüksek bir eğitim seviyesi olduğunu bu vermiş olduğum rakamlardan da biraz daha anlaşılabilir hale gelebilir. Bunun dışında URAP sıralamasında da ikinci kuşaktaki bütün üniversitelerden daha iyiyiz. 124 tane Tıp Fakültesi olmayan üniversiteler arasında 21inciyiz.  Yani bu anlattıklarımın hepsi büyük bir gayret, enerji, irade ve kararlılık eseridir. Hiçbir şey kendiliğinden olmaz. Üniversitemizi geliştirmek, zenginleştirmek için Çift Anadal programlarını açtık. Aynı anda iki ayrı fakültenin diplomasını almak mümkün bizim üniversitemizde.”

Ulusal ve Yerel Basına karşı sorumluluklarının olduğunu ifade eden ayrancı, “Ulusal Basın ve Yerel Basına karşı sürekli sorumluluğumuz var. Memlekete karşı sorumluluğumuz var. Dolayısıyla bir üniversitenin külli akıl olması niteliği taşıması sebebiyle de bütün önemli meselelerde üzerimize düşen görevi yapıyoruz.” diyerek sözlerine son verdi.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.